AKDENİZ ÜNİVERSİTESİ HUKUK FAKÜLTESİ 2017-2018 ÖĞRETİM
YILI
HUKUK METODOLOJİSİ DERSİ ARA SINAVI CEVAP ANAHTARI[1]
08.11.2017
SORULAR:
1. Genişletici
amaçsal yorum nedir, kıyas nedir, bunların arasında ne fark vardır? (25 Puan)
Yorum yoluyla, bir hukuk kuralının içerdiği
kelimelerin, işaret ettiği anlamından daha geniş kapsamlı bir amaç takip ettiği
sonucuna varılırsa genişletici amaçsal yorum söz konusu olur. Burada yasanın
sözüne, amacı göz önünde tutularak, sözlük anlamına göre daha geniş bir anlam verilir
ve yasanın kapsamı genişletilir.(5p.) Hukukta kıyas, bir yasanın, gündelik dil
açısından bakıldığında söz konusu yasanın uygulama alanının ne çekirdeğine ne
de çevresine dâhil olan fakat bu yasanın kapsadığı başka olaylara asli unsurlar
itibariyle benzeyen bir olaya uygulanmasıdır.(5p.) Kıyas argümanı üç adımda
kurulur. İlk adımda iki olaydaki kişi, nesne, belge, hak, ödev ve benzerlerinin
benzediği ortaya konulur. İkinci adımda bu benzerliklere dayanılarak, iki olaya
aynı hükmün uygulanmasının doğuracağı sosyal etkilerin de benzer olacağı
öngörülür. Üçüncü adımda bu iki olaya aynı hükmün uygulanması gerektiği
sonucuna ulaşıldığı ifade edilir ve kıyas argümanı kurulmuş olur.(5p.) Örneğin
alacaklının temerrüdü durumunda kefilin kefalet borcundan kurtulacağı kanunda
hükme bağlanmışken rehin veren hakkında bir hüküm bulunmuyorsa, belirtilen
adımlar çerçevesinde, iki borcun benzer bir niteliğe sahip olduğu (ikisi de
fer’i borçtur) ve aynı hükmün uygulanması sonucunda benzer sosyal sonuçların
ortaya çıkacağı ortaya konularak alacaklının temerrüdü durumunda rehin verenin
de borcundan kurtulacağı sonucuna ulaşılması gerektiği öne sürülebilir. Görüldüğü
üzere kıyasta hakkında hüküm bulunmayan bir konu hakkında boşluk(5p.) durumu
söz konusudur. Burada birbirinden farklı iki kavram arasındaki benzerlik
gözetilerek bu boşluk doldurulurken genişletici amaçsal yorumda tek bir kavram(5p.)
vardır ve bu kavrama uygulanacak bir norm da bulunmaktadır; yorum yolu ile bu
hukuk kuralının, amacı da dikkate alınarak anlamı belirlenmeye çalışılmaktadır.
Burada dikkat edilmesi gereken husus özellikle ceza hukukunu ilgilendirir. Zira
ceza hukukunda kıyas yasağı vardır ancak genişletici amaçsal yorum
yapılabilmektedir.
2. Açık boşluk
nedir? Hangi durumlarda ortaya çıkar? Örneklerle açıklayınız. (20 Puan)
Kanunda düzenlenmesi gerektiği
halde somut olaya ilişkin probleme uygulanabilecek hiçbir kanun hükmünün
bulunmaması halinde açık boşluktan söz edilir. Açık boşluk dört nedenden ötürü
ortaya çıkabilir:
1. Yasa
koyucunun özensizliği(2p.): Yasa koyucu kanunda
düzenlemesi gereken bir hususu özensizlik, dikkatsizlik veya unutkanlık
nedeniyle düzenlememiş olabilir. Örneğin Türk Medeni Kanunun 74\2 fıkrasıyla
ilgili olarak böyle bir durumdan söz etmek mümkündür. Bu fıkra ile derneklerin
olağan genel kurul toplantılarının en geç üç yılda bir yapılması gerekliliği
hükme bağlanmıştır. Ancak kanunun hiçbir maddesinde bu gerekliliğin yerine
getirilmemesinin ne gibi bir hukuki sonuç doğuracağı belirtilmemektedir. Bu
halde de bir açık boşluk söz konusudur.(3p.)
2. Öngörülemeyen
ekonomik, toplumsal ve teknolojik gelişmeler(2p.): Hukuk, toplum
hayatı içerisinde yeni ortaya çıkan ekonomik mübadele biçimleri veya genel
olarak toplumsal ilişki biçimlerine süratle karşılık veremeyebilir. Örneğin
internet üzerinden yapılan alışverişlerle ilgili bütün konular hukukta henüz
yerini almamıştır. Bu nedenle hukuk meydana gelebilecek bazı problemler
bakımından boşluk içerebilir. Bu da bir açık boşluktur ancak bu kaçınılmaz bir
durumdur. Bu durumda kanun koyucu mümkün olduğu ölçüde süratle harekete geçmeli
ve yeni sorunlar için yeni hukuki çözüm yollarını kanunlarla ortaya
koymalıdır.(3p.)
3. İptal
veya ilga(2p.): Anayasa mahkemesince iptal
edilen veya yasama organının çıkardığı bir ilga kanunu ile ilga edilen hükmün
yerine yenisi yapılıncaya kadar o hükümle hukuki çözüme bağlanmış olan sorunlar
bakımından kanunda bir boşluk ortaya çıkmış olacaktır. Bu boşluk da kaçınılmaz
olarak ortaya çıkar ve burada da kanun koyucunun süratle iptal veya ilga
edilmiş olan kanunun yerine o kanunun düzenlediği konuyla ilgili bir yeni kanun
yapmalıdır.(3p.)
4.
Çatışma(2p.):
Hukuk kuralları arasında özel-genel kanun; sonraki-önceki kanun veya üst-alt
kanun gibi çatışma ilkeleri ile çözülemeyecek bir çatışma söz konusuysa bu
durumda da bir açık boşluk olduğu kabul edilmektedir.(3p.)
3. Hukuki faaliyetler hangi ana
başlıklar altında incelenebilir? Kısaca açıklayınız. (15 Puan)
a) Uyuşmazlık
önleyici hukukçuluk(3 p.): Bu başlık altında hukuki
uyuşmazlıkları henüz ortaya çıkmadan engelleme veyahut en aza indirme amacıyla
hukuki faaliyet yapılır. İyi yasalar yapmak, iyi sözleşmeler hazırlamak bunlara
örnek olarak gösterilebilir.(2 p)
b) Uyuşmazlık
çözücü hukukçuluk (hüküm hukukçuluğu)(3 p.): Çıkmış olan
hukuki uyuşmazlıkların çözüme ulaştırılması faaliyetleri bu başlık altında
toplanır. İyi mütalaalar, dilekçeler, bilirkişi raporları, hükümler ve
gerekçeler oluşturmak bu faaliyetlere örnektir.(2 p.)
c) Akademik
hukukçuluk(3 p.): Hukukun kuramsal ve uygulamaya
yönelik alanlarına ilişkin doktrin oluşturma ve diğer hukuki faaliyetler için
insan kaynağı yetiştirme faaliyetleri bu başlık altındadır. İyi makaleler,
kitaplar, bilimsel mütalaalar yazmak ve iyi hukuk öğretimi gibi çalışmalar bu
faaliyetlere örnektir.(2 p.)
4. Bu sorulardan birini yanıtlayınız
(10 Puan) (İpucu: İkisinin de cevabı
aşağı yukarı aynı.):
a. Neden ‘ademimerkeziyetçilik’
kelimesinin bir anlamı vardır da ‘strijitegulovitt’ kelimesinin yoktur?
veya,
b. “Bizim işte her zaman yorum yapılır,
ama her zaman yorum problemi çıkmaz” diyen bir hukukçu ne demek istemektedir?
Bu sorunun yanıtında
-mealen- anlamın uzlaşımsallığının/konvansiyonelliğinin ifade edilmiş olması durumunda
10 puan alınacaktır.
5. Aşağıdaki
kararı, hukuki akıl yürütme ve argümantasyon araçlarının kullanımı açısından
inceleyiniz. (40 Puan)
Bu sorunun yanıtında aşağıdaki metinde tespit edilen
argümantasyon araçlarının kullanıldığının temellendirilerek açıklanması
gerekmektedir. İsabetli ve doğru temellendirilmiş 4 tespit tam puan alınması
için yeterlidir. Yanlış tespit başına 5 puan not kırılacaktır.
ANAYASA MAHKEMESİ KARARI
ANAYASA
MAHKEMESİNİN DEĞERLENDİRMESİ
2556 sayılı
Kanun Tasarısının Hükümet Gerekçesinde, nezaret hakkının mahiyeti ve şümulü hakkında
bir açıklama yapılmamakla beraber, Adalet Komisyonu raporunda (tarihsel yorum), bütün hâkimler üzerinde
Adalet Bakanının nezaret hakkını haiz olduğunun esas olarak kabul edildiği ve
bu yetkinin hâkimlerin bağımsızlığına dokunur nitelikte olmadığı ve ancak bir
hâkim hakkında muttali olacağı isnatlara dair kendisinden cevap almak üzere makamına
çağırabilmesi ve hâkimin de gelmeğe mecbur olması maddede tavzih edilmek
suretiyle kabul olunan nezaret hakkının mahiyeti ve şümul derecesinin tayin
edildiği açıklanmaktadır.
Türk hukuk lügatine göre:
Nezaret, murakabe, denetleme kelimesinin karşılığıdır.(lafzi yorum)
Hâkimlerin bahis konusu 83üncü madde
ile Adalet Bakanının etki alanı içine alındığında şüphe yoktur. Hâlbuki Anayasası'nın
3üncü bölümünün "Yargı" başlığı altında yer alan genel hükümler,
mahkemelerin bağımsızlığı ve hâkimlik teminatı esasını sağlamak için
konulmuştur. Bu hükümlerin, Anayasa'nın hâkimleri her türlü etkiden uzak
tutmak, görevlerini Anayasa'ya kanunlara hukuk kurallarına ve vicdanî
kanaatlerine göre yapmalarını sağlamak amacını güttüğü meydandadır.(objektif amaçsal yorum)
Yüksek Hâkimler Kurulunun görevlerini tayin eden 45
sayılı Yüksek Hakimler Kurulu Kanunu’nun 2nci maddesinde, hâkimlerin bütün
özlük işleri hakkında karar verme yetkisi Yüksek Hâkimler Kuruluna verilmiş ve
hâkimlerin denetiminin, Yüksek Hâkimler Kurulunca görevlendirilecek üst
dereceli hâkim eliyle yapılacağı, hâkimlerle hâkim yardımcılarının
görevlerinden doğan veya görevleri sırasında İşledikleri suçları veya sıfat ve
görevleri icaplarına uymayan hal ve eylemlerinin ihbar ve şikâyet edilmesi veya
cereyan eden işlemlerden bunların öğrenilmesi halinde ilgili hâkim veya hâkim
yardımcısı hakkında soruşturma yapılıp yapılmamasının Yüksek Hâkimler Kurulunca
takdir edileceği aynı kanunun 42nci ve 43üncü maddelerinde açıklanmıştır. Anayasa'nın
144üncü maddesinin üçüncü fıkrası ile 45 sayılı Yüksek Hâkimler Kurulu
Kanununun 47nci maddesinde yer alan Adalet Bakanının gerekli gördüğü hallerde
bir hâkim hakkında disiplin kovuşturması açılması için Yüksek Hâkimler Kuruluna
başvurabileceği yolundaki hüküm, sadece hâdiseyi yetkili merciine intikal
ettirme imkânını vermek maksadıyla sevk edilmiş olduğundan bunun hâkimler
üzerinde bir denetim ve nezaret hakkının kullanılması anlamına gelmeyeceği
şüphesizdir. (sistematik yorum)
Nitekim 45
sayılı kanunun Adalet Komisyonu raporunda bu konuyu ait olarak "Adalet
Bakanının sadece kendisine ulaşan kanuna aykırı davranış iddiasının şekline
göre gerekli gördüğü hallerde bir hâkim hakkında disiplin işlemi yapılması için
Yüksek Hâkimler Kuruluna başvurabilmesi, Bakana verilmiş bir görev mahiyetinden
ziyade adlî cihazla olan yakın münasebetleri dolayısıyla muttali olduğu takıp
mevzuu hususlar hakkında Yüksek Hâkimler Kurulunun dikkatini çekmekten
ibarettir. Bu müracaat tasarının gerekçesinde belirtildiği gibi Bakanın
hâkimler üzerinde mevcut bir nezaret ve murakabe yetkisinin neticesi
değildir" denilmektedir.(tarihsel
yorum)
Bu hükümlerden anlaşılmaktadır ki,
Anayasa esaslarına uygun olarak düzenlenen 45 sayılı kanunla Adalet Bakanının,
hâkimlerin denetimine ve özlük işlerine ilişkin bütün yetkileri alınarak
hâkimlik teminatı ve mahkemelerin bağımsızlığı kuralına göre teşekkül eden
Yüksek Hâkimler Kuruluna verilmiştir. Bu duruma göre Adalet Bakanının hâkimleri
etki alanı içine alacak herhangi bir yetkiye sahip bulunduğu düşünülemez. Hâkimler
Kanununun iptali istenen 83 üncü maddesi 45 sayılı kanunun getirdiği yeni
hükümlere aykırı bulunması karşısında artık uygulanmasına imkân kalmamıştır. Bu
nedenle konusu bulunmayan iptal davasının reddi gerekir.(lex posterior derogat legi priori)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder