AKDENİZ ÜNİVERSİTESİ
HUKUK FAKÜLTESİ
HUKUK FELSEFESİ TARİHİ DÖNEM SONU SINAVI CEVAP ANAHTARI 13.06.24
Yönerge: Sınav süresi 45
dakikadır. Kaynak kullanılmaz. Yazım kurallarına uyum, anlatım becerisi ve
yazının okunaklılığı değerlendirilerek kâğıdın geneli üzerinden puan ekleme
veya azaltma yapılabilir. Başarılar dilerim. Furkan Kararmaz
1.
8-10.
yüzyıllar arasında İslam toplumlarında görülen felsefi ve teknik başarıların
sürdürülebilir olmamasının nedenleri nelerdir? Özetleyiniz. (40 Puan)
-
Dar
kafalılık, korku ve dayatmacılık, -
Sonraki
halifelerin Mutezile okulunu desteklememesi, -
Saray
eşrafının içerde sefahate dışarda sofuluğa yönelmesi, -
Felsefe
ve din arasındaki uzlaşmanın sağlanamaması, -
Felsefenin
yabancı bir öğe olarak görülmesi, -
Kuvvetlenen
kelamcılığın Gazali gibi yetkin temsilciler ortaya çıkarması, -
Kütüphanelerin
tahrip edilmesi, -
Yeni
kurulan medreselerde akli ilimlerdense nakli ilimlere ağırlık verilmesi, -
İslam
milletleri arasındaki dil farklılıkları -
Matbaanın
çok geç kullanılmaya başlanması. (beşer puan) |
2.
Farabi
ve Platon’un siyaset felsefelerini İbn Rüşd nasıl eleştirmiştir? Kısaca ifade
ediniz. (40 puan)
Platon ve onu takip
eden Farabi soyut, doğalcı ve olgulardan ziyade kuramsal mükemmelliği
hedefleyen siyaset felsefeleri üretmişlerdir. Bu durum kendini Farabi’nin
El-Medinet’ül Fazıla eserinin içeriğinde ve kurgusunda gösterir. Farabi
burada varlığın ilk nedeni olarak Tanrı’dan başlar ve oradan aşağılara ine
ine insan toplumlarına gelir ve insan toplumlarını da bu metafizik görüşe
uygun olacak şekilde kurgular. İbn Rüşd bu felsefi
tutumu aşırı soyut (20) bulmaktadır. Ona göre siyaset, tabiat ve ilahiyat
ayrı yöntem ve ilkelerle ele alınmalıdır. İbn Rüşd, siyaset alanında doğalcı
ya da ilahi argümanlardansa olgulara ve insan iradesine önem verilmesi
(20)gerektiğini savunmuştur. Bu bakımdan Platon’dansa Aristoteles’e daha
yakın bir yerde durur. |
3.
Aquinolu
Tommaso’nun hukuk tanımı nasıldır? Bu tanım laik bir tanım mıdır? (40 puan)
Hukuk tanımı: «hukuk,
insan eylemlerinin, insan mutluluğunu
gerçekleştirmek amacıyla bir halk ya da halkın temsilcisi tarafından
ilan edilen kurallar aracılığıyla akla uygun bir şekilde düzenlenmesidir.»(20) Bu tanın ilk bakışta
tümüyle laik bir hukuk tanımı olarak görülmektedir. Ancak Tommaso,
Aristoteles’i takip ederek mutluluğu “insanın, erdemine uygun davranışından
kaynaklanan ruh durumu” olarak tanımlar ve ona göre insan erdemleri yiğitlik,
ölçülülük ve bilgelik gibi ana erdemlerin yanı sıra alçakgönüllülükle
Tanrı’ya teslim olmak, komşunu kendin gibi sevmek gibi Hıristiyan erdemlerini
de içerir. Bu bilgilerle birlikte düşünüldüğünde bu tanım, yasakoyucuya
yönetilenlerin Hıristiyan erdemlerine uygun olarak yaşamasına olanak verecek
bir hukuk düzeni oluşturma görevi yüklemektedir. Bu bakımdan tümüyle laik bir
tanım olduğu söylenemez.(20) |
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder